8 Ocak 2014 Çarşamba

ÇOK ÖZEL PORTRELERLE 2014’E MERHABA…


“Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır” ne kadar cesur bir cümle… Bu cümle Platin'de 2014’ün ilk sayısında kapak konuğumuz olan Dizayn Vip Yönetim Kurulu Başkanı Erbakan Malkoç’ a ait. Ardahan’ın Göle ilçesine bağlı Dengeli Köyü’nde 11 çocuklu bir ailenin ferdi olan Erbakan Malkoç, 10 yaşında İstanbul’a gelmiş. Tek hayali bir otomobil tamirhanesinde çıraklık yapmak olan Malkoç, bugün Türk otomotiv sektörünün en inovatif girişimcilerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Yazı İşleri Müdürümüz Bahar Akgün’ün özel röportajıyla Malkoç’un girişimcilik öyküsünün tüm ayrıntılarını öğreneceksiniz ama ben dikkat çeken başlıklardan bazılarını buraya taşımak istiyorum. Dizayn Vip markasıyla otomotiv sektörüne yeni bir soluk getiren Malkoç, premium segmentte yer alan her aracın iç ve dış tasarımını A’dan Z’ye değiştiriyor. Avrupa standartlarında tadilat yapan ve Tip onay belgeli bir şirket olan Dizayn Vip’in araç tasarımları dünyanın en zengin işadamları, sporcuları, siyasetçileri ve sanatçıları tarafından kullanılıyor. 2013’te otomotiv sektörünün global oyuncularından Hamann Motorsport ardında da Mansory ile işbirliği anlaşması yapan Dizayn Vip, artık çok daha sıra dışı bir vizyona yatırım yaparak ilerleyecek. Bu ay Platin’de General Motors’un ilk kadın CEO’su Mary Barra’nın ilginç kariyer öyküsünü ve 50’nci yılını kutlayan Gedik Holding’in yönetim kurulu başkanı Hülya Gedik’in yönetim stratejilerini anlattığımız iki özel portre daha var. Metalin bulunduğu hemen her sektöre ürün ve hizmet sağlayan; kaynak, döküm ve vana alanında üretim yapan Gedik Holding yarım asırı geride bırakırken biraz buruk; çünkü grubun kurucusu Halil Kaya Gedik aralarında yok… Türkiye’nin ilk kaynak mühendislerinden olan ve ‘Devrim Arabaları Projesi’nde görev alan Halil Kaya Gedik, 2012 yılında vefat etmişti. Vefatından önce bayrağı kızı Hülya Gedik’e devreden merhum sanayicinin 50 yıl önce kurduğu şirket, bugün dünya devleri arasında gösteriliyor. 2011 yılında Gedik Üniversitesi ile ‘üniversite-sanayi işbirliği’nin somut bir örneğini sunan şirket, Gedik Eğitim Vakfı çatısı altında verdiği bedelsiz eğitim hizmetleriyle de farklılaşıyor. Haber Müdürümüz Füsun Akay, 2013 yılında yaklaşık 520 milyon TL’lik ciro elde eden Gedik Holding’in yeni yılda ihracata dayalı bir büyüme stratejisini izleyeceğini açıklayan Hülya Gedik ile şirketin hedeflerini ve yatırım planları hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
Mutlu yıllar,
Oya Yalıman

13 Haziran 2013 Perşembe

GIGGEM TÜRKİYE'NİN İLK MİLYAR $'LIK İNTERNET ŞİRKETİ OLMAYI HEDEFLİYOR











Giggem kurucu ve CEO'su Emir Turan, Işık Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde önce hukuk eğitimi aldı ardından da MBA yaptı. 1 yıl kadar bir hukuk bürosunda çalıştıktan sonra geleceği için finans ve günlük ticaret hayatını da iyi öğrenmesi gerektiğini fark etti ve bir süre de bankacılık yapmaya karar verdi. Finansbank’a başvurdu, kabul oldu. Önemli bir kurumsal şubenin müşteri yetkilisi olarak işe başladı. o dönemde henüz MBA eğitimine başlamamıştı. Yani bankada işe başladığında finans ve ekonomi eğitimi yoktu, o zamana kadar kendi merakıyla öğrendiği kısıtlı bilgilere sahipti. Turan, o dönemi şöyle anlatıyor: "Bankacılığı direk ateşe girerek öğrenmeye başladım. ilk başta çok zor geldi. ancak kısa sürede hem alıştım Hem de çok sevdim. Orada çok şey öğrendim ve çok güzel dostluklar kurdum. Benim için paha biçilmez bir deneyimdi. 1 yıldan biraz fazla kaldıktan sonra Finansbank’tan ayrıldım ve aile şirketimiz Eti'de çalışmaya başladım. 2012 yılında ise GIggem’i kurdum." Türkiye'nin ilk milyar dolarlık internet yatırımı olma hedefiyle yola çıkan Emir Turan ilk kez Platin'de...

*Profesyonel hayattan girişimciliğe geçiş yolculuğunuzu anlatır mısınız? Bu süreçte kimlerden ilham aldınız?
Her zaman girişimci olmayı hayal ediyordum. Tüm eğitim hayatımda öğrendiğim her şeye 'bunu iş kurduğumda nasıl kullanırım' diyerek baktım. Ama uzun süre ne yapacağımı bilemiyordum. Sonunda en doğru şeyin gerçekten tutkuyla bağlı olduğum bir şeye katkı sağlamak için bir girişimde bulunmam olduğuna karar verdim. Hayatım boyunca birçok ilham kaynağım olan kişi oldu. Örneğin Steve Jobs ve Henry Ford hem hayatları hem de karakterleriyle beni çok etkileyen kişilerdir. Ama her zaman en çok etkilendiğim ve örnek aldığım kişi Dedem Firuz Kanatlı'dır... Bir şeyler yaratma tutkumun arkasında da sanırım onun ilhamı, en önemli etken oldu.

*Eti’nin üçüncü kuşak temsilcilerindensiniz. Aileniz bu girişiminizde ne ölçüde yanınızda oldu?
Ailemdeki herkes bu projeye son derece destek oluyor. En büyük destekçim ise eşim...

*Giggem hangi amaçlar ve hedefler doğrultusunda kurulmuş bir şirket? Bugüne kadar ne kadarlık bir yatırım yaptınız?
Uzun süredir müzik endüstrisinde etkileşim ve network’ün yeterince gelişmemiş olduğunu görüyordum. Bu soruna çare olarak kafamdaki ilk şey müzisyenlerle menajerleri buluşturan bir platform kurmaktı. Daha sonra 'neden orada durayım' diye düşündüm ve projeyi tüm müzik endüstrisini kapsayacak yapıda kurgulamaya başladım ve Giggem doğdu. Giggem’in amacı tüm müzisyenlerin beraber çalmaları veya profesyonel anlamda iş yapabilmek için aradıkları kişilerle buluşarak kariyerlerini ilerletmeleri için bağlantılar kurmalarını sağlamak. En büyük hedefimiz müzik endüstrisindeki herhangi bir müzisyen, grup veya profesyonelin müzik kariyerleri ve işleri ile ilgili ihtiyaçları ve bağlantıları için gidecekleri ilk adres olmak. 1 milyon dolara yakın bir yatırımım var. Tamamen kendim finanse ettim.

• Giggem nasıl bir site, kimleri hedefliyor ayrıntılı olarak anlatır mısınız?
Giggem müzik endüstrisindeki müzisyen ve profesyonelleri kariyerlerini geliştirmek için birbirleriyle eşleştirip buluşturan global bir servis. Bir gruba katılmak isteyen bir müzisyen Giggem’den kendisine bir grup bulabilir, kendisine bir enstrümantalist arayan bir grup bu boş pozisyon için adaylar bulabilir, bir grup veya müzisyen, kendisini temsil edecek bir menajer veya kendilerine albüm yapabilecek bir yapımcı ile buluşabilirken, bu menajer ve yapımcılar da portföyleri için yeni yetenekleri Giggem üzerinde keşfedip bağlantıya geçebilirler. Gördüğünüz gibi sistem tek taraflı olarak değil, herkesin yararına ve sinerjik bir yapıda çalışıyor. Herkes için bir kazan-kazan modeli oluşturmaya çalıştık. Bu karşılıklı ve çapraz etkileşim de içerideki sinerjiyi ciddi şekilde ateşliyor. Tüm bunların yanında müzik endüstrisinden olmayan 'fan' dediğimiz hayran kullanıcılar da sisteme üye olup yeni müzisyenler keşfedip dinleyebiliyorlar.

• Giggem işleyiş ve yapı olarak modern bir sosyal network... Peki bu network nasıl çalışıyor?
Evet, Giggem modern bir sosyal network. Herhangi bir kullanıcı kayıt olup profil tipini seçiyor. Şu an için solo, müzisyen, grup, şarkı yazarı, menajer, yapımcı veya hayran olmak üzere 6 profil var. Bu profillerin hepsi müzik endüstrisinin kalbi olan kişiler. Her bir profil kendine has özellikleri göz önüne alınarak özel olarak tasarlandı ve içerikleri belirlendi. Müzisyenler, gruplar ve şarkı yazarları müziklerini, videolarını, albümlerini, müzik kariyerlerine ait ne varsa profillerine koyabiliyor. Profesyoneller dediğimiz yapımcı ve menajerler de tanıtım videoları koyup işlerini ve portföylerini tanıtabiliyorlar. Her kullanıcıya kendini ve eserlerini tanıtmaları için gereken her alanı sunuyoruz.

• Profil oluşturulduktan sonra Giggem üyelerine neler sunuyor?
Bir kullanıcı profilini bir kere doldurduktan sonra bizim algoritmalarımız bu profili detaylı olarak analiz ediyor. Kişinin tam olarak kim olduğunu ve ne aradığını belirliyoruz. Bundan sonra ise bu analize göre sistem, o kişiye direkt uyan diğer müzisyen ve profesyonelleri önermeye ve karşısına çıkarmaya başlıyor. Giggem’in en önemli özelliği bu aslında. Biz kimsenin yüzbinlerce data arasından arama yapmak zorunda kalmasını istemiyoruz. O kadar akıllı bir sistem yarattık ki, kişiye hiçbir iş kalmıyor, tek yapması gereken bizim ona önerdiğimiz seçenekler arasından en çok ilgisini çekeni bulup onunla irtibata geçmek. İşte bu kadar kolay. Amaç herkes için nokta vuruşu yapıp en doğru ve iyi eşleşmeyi sunmak. Kullanıcı tabii ki isterse detaylı arama özelliğimizi kullanıp bizim önerdiklerimiz dışında kendi parametrelerine göre de yerel veya global olarak arama yapabilir.

• Eşleştirmenin yanı sıra kullanıcılarınız için özel yönlendirmeler de yapıyor musunuz?
Giggem'de kişilere haber akışı da sunuyoruz. Kişi, bu haber akışlarını takip edip kim kiminle irtibat kurmuş, kim ne arıyor, kim yeni müzik ve videolarını paylaşmış, her şeyi takip edebiliyor. Daha detaylı olarak kişilere özel 'fırsatlar' bölümümüz var. Burada her kişiye özel ona en uyan iş fırsatlarını direkt bildirim olarak yollayıp dikkatini çekiyoruz. Örneğin bir gruba katılmak isteyen bir gitariste, eğer onun lokasyonunda, onun müzik tarzına ve deneyimine uygun bir grup kendisine gitarist arıyorsa bunu hemen fırsatlar bölümünden haber veriyoruz ve onu bu grupla görüşmeye yönlendiriyoruz. Tam anlamıyla bir aracılık yapıyoruz aslında.

• Giggem'in dünyadaki Myspace gibi benzer diğer platformlardan farklılıkları neler?
Bizim tam anlamıyla birebir örneğimiz aslında yok şu anda. Benzer profil tiplerine sahip veya gene müzisyenleri buluşturan servisler mevcut. Ancak bizim onlardan en büyük farkımız öncelikle tam anlamıyla bu işe odaklanmış olmamız. En önem verdiğimiz ve sürekli kafa yorduğumuz başlık otomatik arama ve eşleştirme özelliklerimizi mükemmel hale getirmek. Herkesin yapmaya çalıştığı gibi 3-4 farklı şeyi bir anda yapmaya çalışmıyoruz, tamamen iddiamıza odaklandık. Benzer servislere baktığımızda ise ya basit şekilde ilan siteleri olduğunu, ya da ne yaptıklarını tam olarak belirleyemediklerini gördük. Harika dizaynı olan, benzer servisleri gördüm ama bunların en büyük eksiği verdikleri faydayı tam anlamıyla kurgulayamamış oldukları. Bu da o servisleri eğlenceli ve güzel görüntülü bir siteden öteye taşıyamıyor. Biz ise işlevselliğe odaklandık. Ne yaptığımız çok açık. Giggem’ e üye ol, profilini düzenle, ihtiyaçlarını söyle, biz de seni kariyerinde seninle çalışabilecek kişi ve kurumlarla tanıştıralım. Bu çok net bir fonksiyon.

• Bildiğimiz kadarıyla müzisyenler şu anda birbirlerini bulmak için en çok Craiglist'i kullanıyor.
Craiglist, biliyorsunuz ki bir ilan sitesi. Kullanıcılara her konuda, her ihtiyaç için ilan yayınlatıyorlar. Biz ise ilan modelinin çok daha ötesinde, kendisi düşünen akıllı bir mekanizma yarattık ve tamamen müzik endüstrisine odaklandık. Giggem’de müzisyen arayan kişiler, tamamen kendilerine özel olarak sunulan sonuçları otomatik görebilir ve bu sonuçları müzik ve videoları ile hemen değerlendirme olanağı bulabilir. Bir ilan sitesinde ise bu imkana sahip değilsiniz, sadece verilen ilanda yazan şey ile sınırlısınız.

• Giggem'de şu anda var olan ve gelecek dönemde hedeflediği profil tipleri arasında kimler var?
Giggem’de şu anda var olan profil tipleri çoğunlukla tekil kişiler. Kurum olarak bir tek yapımcı hesaplarımız var. Ama çok yakın zamanda endüstri içindeki 'venue'ler ve kayıt stüdyoları gibi diğer önemli kurumlar için de hesaplar açacağız. Bunların da ekosisteme katılması ile bir müzisyen veya müzik endüstrisi profesyonelin iş yapabileceği herkesi kapsamış oluyoruz.

• Giggem çok yeni bir platform. İlk 1 yıl içindeki hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?
1 yıl içindeki hedefimiz kullanıcı tiplerimizi çoğaltmak ve müzik endüstrisindeki tüm oyuncuları kapsar ve buluşturur hale gelmek. Bunların dışında iş planımızda olan ve müzisyenlerin hayatını kolaylaştıracak, hatta direkt kendilerine para kazandırabilecek dijital şarkı satışı gibi birçok ürün var. Ayrıca müzisyenlerin direkt olarak hayranlara ulaşmalarını kolaylaştıracak pazarlama ürünleri de iş planımız içinde var. 1 sene sonraki üye hedefimiz ise 2 milyon kullanıcı.

• Giggem dünya ve Türk müzik endüstrisine neler katacak?
Giggem’in dünya ve Türkiye müzik endüstrisine en büyük katkısı sektör oyuncularının iletişim ve birbirleriyle etkilişimini bugüne kadar yapılamayan bir şekilde geliştirip sektör içi bilgi ve network akışını geliştirecek olmasıdır. Hayalimiz, tüm müzisyen ve sektör profesyonellerin hem yerel hem de global olarak birbirlerini bulmalarını ve kariyerlerinin gelişimi için iş ilişkileri kurmalarına yardımcı olmak. Bu amacı gerçekleştirdiğimiz gün müzik endüstrisi içindeki sinerjiyi ciddi şekilde arttırmış olacağız. Bu da sadece yeni yeteneklerin keşfi ve hayranlarıyla buluşmasını kolaylaştırmakla kalmayacak, aynı zamanda mevcut müzisyen ve profesyonellerin işlerine de ciddi katkı sağlayacak bir ekosistem ortaya çıkmasına sebep verecektir.

• Gelir modeline gelirsek... Giggem hangi kanallardan para kazanacak?
Öncelikle şunu söylemeliyim ki Giggem’e üyelik ve kullanım tamamen ücretsiz. Rakiplerden en büyük farklarımızdan biri de bu. Paralı üyelik modeli değil, 'bedava'nın gücü stratejisini benimsedik. Ancak daha önce bahsettiğim 'Auditions' ın Pro versiyonu ve diğer bazı profesyonel ürünler kullanım başına ücretli olacaklar. İş planımızda ki en büyük gelir kalemi ise reklamlar olacak.

• Reklamlar için nasıl bir altyapı hazırladınız?
Reklam altyapımızı kurgularken kullanıcıların içeriklerini kendilerinin belirlediği ve lokasyon, ilgi alanı, müzik türü, yaş ve cinsiyet gibi parametrelerle hedefleme yapabilecekleri bir yapı oluşturuyoruz. Kişiler veya kurumlar müzik veya müzikle alakalı her konuda tıklama veya gösterim başına ücretlendirme seçenekleri ile hedef kitlelerine uygun reklamlar oluşturabilecekler. Örneğin bir müzik öğretmeni bizim üzerimizden ders verebileceği kişilere reklamını yapabilecek veya müzik enstrümanı üreticileri hedef kitlelerine ürünlerinin reklamını yapabilecek. Aynı şekilde müzik yapımcıları veya gruplarda yeni çıkan albümlerinin tanıtımını yapabilecek.

• Müzik endüstrisine yönelik bu iddialı girişiminin mimarı olarak sizin müzik tarzınızı da öğrenmek isteriz...
Ben ciddi şekilde Rock müzik severim. Sanırım 8 yaşındaydım. O zamanlar CD bile yoktu, kasetler vardı. Bir gün müzik satan bir dükkanda Iron Maiden’ın ‘Piece of Mind’ albümünü gördüm ve nedense hemen aldım. Evde dinlemeye başladım ve çok hoşuma gitti. Ama Trooper isimli parçanın gitar solosu başladığı an ben çarpıldım. O anı hâlâ çok net hatırlıyorum, ilk görüşte aşktı. O gün bugündür de rockçıyım. Ama güzel her müziği dinler ve severim. Film müziklerinin de yeri ayrıdır bende.

• Bu kadar müzik konuşmuşken; müzik sizin için ne anlama geliyor, hayatınızda nasıl bir yerde diye sorsak?
Müzik benim hayatımın 'soundtrack’i… Çocukluğumdan beri hayatımı sanki bir filmin içindeymiş gibi yaşıyorum. Nasıl bir film içindeki her olay için farklı bir müzik varsa, benim hayatımdaki her olay için de her zaman müzik oldu. En mutlu anlarımdan en kötü günlerime kadar, tüm sevinç ve hüzünlerimde her zaman arka fonda müzik vardı. İlkokulda bile uyurken müzikle uyuduğumu hatırlarım. O kadar müzik tutkunuydum ki, çocukken uykumda müzik mırıldanıp ritim tuttuğumu görenler olmuş ailemden. Annem piyano çalardı ve sağ olsun benim de ders almamı istedi. Müzik aşkımın doğmasında Annemin payı büyüktür. Evimizde, yolculuklarımız da her daim müzik vardı. 11 yaşımda ise gitarla tanıştım. İngiltere’de bir yaz okuluna gitmiştim, orada müzik kulübüne kayıt olmuştum. Ben içeri girdiğimde hoca elinde bir Fender Stratocaster ile Deep Purple’ın ‘Smoke on the Water’ parçasını çalıyordu. O anda dünya durdu benim için. Büyülenmiştim. Hemen o parçayı öğretmesini rica ettim hocamdan, aynı akşam babamı arayıp kendisine süper gitar çalmaya başladığımı söyledim ve kendisinden ben dönene kadar bana mutlaka bir gitar almasını istedim. İnanmadı tabii ama aldı gerçekten de… Ben de döner dönmez o gitara sarıldım, bir daha da bırakmadım elimden.

• 2012'de kurulan Giggem'in lansmanı neden öncelikle Amerika ve İngiltere'de gerçekleşiyor?
Giggem’in ilk lansmanını New York, Los Angeles ve Londra’da yapıyoruz, çünkü müzik endüstrisinin kalbi oralarda atıyor. Biz de global bir servis olarak önce oralarda yayılmalıyız. Amerika ve İngiltere’de gerçek anlamda yer edindiğiniz anda artık zaten kendinizi hem tüm müzik dünyasında hem de internet sektöründe tanıtmış oluyorsunuz, dolayısıyla oralardan dünyaya açılmak çok daha kolay.

• Lansman, PR ve reklam stratejilerinizi belirlerken nasıl bir yol izliyorsunuz?
Global bir servis olduğumuzdan dolayı bizim PR ajansımız New York’ta. PR stratejimizi belirlerken en dikkat ettiğimiz nokta bizden önce, yakın olmasa da benzer işler yapmaya çalışmış servislerden kendimizi ayrıştırmak, farkımızı en net ve çarpıcı şekilde ortaya koyarak kendimizi kamuya ve medyaya anlatabilmek. Çünkü biz gerçekten de farklıyız ve diğerlerinin yakalayamadığı bir basitlik ve işlevsellik yakaladık. Bunu en doğru şekilde vurgulayabilmemiz çok önemli. Mayıs ayı içinde New York ve San Francisco'da dijital medya ve müzik sektöründen basın mensuplarıyla birebir buluşarak Giggem’i tanıttık ve global lansmanını yaptık. Haziran ortası gibi Amerikan digital basınında lansman haberlerimiz yayınlanmaya başlayacak. Kanadalı bir firma ise bizim için tanıtım ve reklam videoları hazırlıyor.

• Giggem için yurtdışında ofis açma planlarınız var mı? Hangi ülkeler ilgi odağınızda olabilir?
San Francisco veya New York’ta ofis açma planlarımız var. Çünkü oralar hem müzik hem de teknoloji dünyasının kalbi. Bir işte başarılı olmak için ilgili sektör oyuncuları ile network ve sürekli etkileşim şarttır.

• Türkiye'deki Start- Up'ları nasıl buluyorsunuz?
Türkiye’deki Start-Up ve internet girişimlerini çok başarılı buluyorum. Girişimciliği teşvik ve geliştirmek için ciddi çabalar sarfeden kişi ve kurumlar var. Melek yatırımcılar da artık organize olup ağlar oluşturmaya ve genç girişimcilere hayallerini gerçekleştirmede hem yatırım hem mentorluk desteği yapmaya başladılar. Birkaç ay önce, Hazine Müsteşarlığı tarafından 'Melek Yatırımcılık Kanunu' olarak da anılan Bireysel Katılım Yatırımcılığı kanunu çıkarıldı. Bu da girişimcilere desteğin Türkiye’ de ne kadar ilerlemeye başladığının çok güzel bir göstergesi.

• Girişimcilerin ve girişimlerin doğru yönlendirildiğini düşünüyor musunuz? Çok gündemde olan girişimcilik kavramı hakkındaki yorumlarınızı öğrenebilir miyiz?
Benim Türkiye’deki internet yatırımlarında gördüğüm en büyük eksik herkesin aynı şeyi yapmaya çalışması ve taklitçilik. E-ticaret, fırsat ve moda sitelerinin artması ve içlerinden bazılarının çok başarılı olması ile beraber herkes benzer siteleri yapmaya başladı. Belli bir zaman sonra benzer girişimler o kadar çoğaldı ki, bu firmaların rekabette öne geçmek için verdikleri ödünler sektördeki kâr marjlarını son derece negatif etkilemeye başladı. Bazı sitelerde yüzde 90 indirimler görüyorum. Çok ciddi rekabetin olduğu ortamda tüketiciyi yakalamak adına neredeyse bedavaya mal ve hizmet satacaklar. Herkesin yaptığının aynısını yapan girişimciler kendi kendilerini ayaklarından vuruyorlar bence. Oysa işin kolayına kaçılmayıp yeni, inovatif ve orijinal girişimler hayal edilse hem başarı oranı daha yüksek olur hem de tüketiciyle beraber sektörde kazanır.

• Nasıl bir hayat felsefeniz var? Kendinizi, önceliklerinizi, hayatın sizin için anlamını nasıl özetlersiniz?
Her şeyden önce hayatın bir okul olduğunu düşünürüm. Bence bir insanın başına gelen iyi veya kötü her şey onun için bir gelişme fırsatıdır. Kadere inanırım. Ancak bu kaderime teslim olmam gerektiği anlamına gelmez. Kişi kendi kaderini kendisi şekillendirebilir. Doğru niyet ve işler güzel ve başarılı bir kadere, yanlış niyet ve arzular ise kişiyi kötü bir kadere sürükler. Bu yüzden de ben yaptığım her işte, kurduğum her ilişkide her zaman iyi niyetli ve dürüst olmaya inanırım. Temiz kalple çıkılan her yol kişiyi dünyada cennetine götürür. Basitliğe inanırım. Hayat komplikeleştikçe zorlaşır. Olaylara bakışımda da hayatı yaşamamda da her zaman nasıl daha yalın ve basit olabilirimi ararım. Leonardo Da Vinci, 'Basitlik en büyük sofistikasyondur' demiş. Çok iyi okunması gereken bir söz. Sofistike bir şeyi herkes yapabilir, önemli olan basitlikte sofistikasyonun yarar ve işlevselliğini yakalayabilmek. Giggem’de de bu felsefeye uygun bir yapı kurduk en baştan beri. Çok sofistike bir servis ama her şey tek tuşla yapılıyor. Ama hayatımı yönlendiren en büyük etken nedir diye sorarsanız, hayal ve inançtır derim. Hep daha iyi neler yapabilirim, nasıl daha ileri gidebilirim, daha faydalı olabilirim diye sorgular ve bu yönde çabalarım, bunu başarabileceğime de inanırım. Hedefime ulaştığım an ise 'daha da ileri nasıl giderim' diye düşünmeye başlarım. Benim kitabımda durmaya yer yoktur, her zaman gidelecek daha ileri bir yol vardır.

• Çok genç bir yatırımcı ve girişimci olarak iş hayatına yönelik prensipleriniz nelerdir? Nelere katlanamazsınız, neleri hoş görebilirsiniz?
Hayatımda olduğu gibi işte de hep iyi niyet, disiplin ve basitliği ön planda tutmaya çalışırım. İş hayatında en büyük firmaların patronlarının bile patronları olduğuna inanırım, yani müşteriler. Müşteri kraldır. Özellikle rekabetin en üst seviyede olduğu günümüzde müşteri sizi sevdiği ve kullandığı sürece varsınız. Giggem’in ofisinde müşteriyi temsilen sinirli bakan oyuncaklar var. Ekipteki herkese bu adamın bizim kullanıcılarımız olduğunu, bizim tek amacımızında bu adamın suratını güldürmek olduğunu söyledim. Herkes keyifle güldü ama gayet de iyi anladılar. Kazan-kazan modeline çok önem veririm. Yalnız kendisinin başarılı olmasını isteyen ve rakiplerinin başarısızlıklarından sevinç duyan insanları görünce hicap duyarım. Ben isterim ki ben de rakiplerim de başarılı olalım, herkes kazansın. Herkesin kazandığı bir ortamda herkesin refah seviyesi yükselir, iş ortamı da tüketici de ihya olur. Ayrıca rakiplerimin başarısı ve daha iyi şeyler yapması bizim içinde daha ileriye gitmek için bir kırbaçtır. Onlar ilerledikçe bizde onlara yetişmek için daha iyi olmak zorunda kalırız. İş hayatında kabul edemediğim şeyler ise statükoculuk, müşteriyi önemsememek ve zorluklar karşısında pes etmektir. Bu özelliklere sahip olan birinin başarılı olması ve ileri gitmesi bence imkansız.

• Girişimciler pek çok krizle mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Sizin kriz yönetme stratejilerinizi öğrenebilir miyiz?
Krizler iş hayatının, özellikle de girişimcilerin hayatının bir parçasıdır. Ben, kriz anlarını yönetme ve atlatmakta en önemli vasfın öngörü ve soğukkanlılık olduğuna inanırım. Hiç kimse dış etkenleri kontrol edemez, bu yüzden de girişimciler ilk önce krizlerin her an olabileceğini bilerek bunu kabul etmeli ve hazırlıklı olmalıdırlar. Savaş Sanatı’nı yazan ünlü Çinli filozof Sun Tzu şöyle der: “En iyi doktor hastalık daha ortaya çıkmadan onu yok edendir.” Krizleri yönetirken de bu bakış açısına sahip olunmalı ve kriz daha ortaya çıkmadan tüm riskler belirlenip sıralanmalı, aksiyon planları hazırlanmalıdır. Önceden alınacak tedbirlerle problemlerden bazıları daha ortaya çıkmadan dahi engellenebilir. Engellenemeyen riskler için ise önceden belirlenmiş aksiyon planları soğunkanlılıkla uygulanırsa birçok krizin başarı ile yönetilebileceğini düşünüyorum.

• İş dışındaki vaktinizi nasıl değerlendirirsiniz?
Giggem’den de anlaşılacağı gibi en büyük hobim müzik. 20 yıldan fazladır gitar çalıyorum. Hemen her gün yarım saatimi gitar çalarak geçirmeye çalışırım. Amatör olarak beraber çaldığımız bir grubumuz var, zaman buldukça bir araya gelip stüdyoya giriyoruz. Tarihe meraklıyım. Özellikle Cengiz Han ve Büyük İskender ile ilgili kitaplar okumayı çok seviyorum. Her bakımdan zamanlarının o kadar ilerisinde general ve devlet adamlarıymışlar ki, onlardan hâlâ öğrenecek çok şeyimiz olduğuna inanıyorum. Başucu kitaplarımdan biri ise Sun Tzu’ nun 2 bin 500 yıl önce yazdığı 'Savaş Sanatı' strateji kitabıdır. Tabii her zaman işimle ve iş dünyası ile ilgili her kitapları ve farklı yayınları da takip etmeye çalışırım. Bir diğer merakım ise fantastik filmler ve çizgi roman karakterleri... En başta Star Wars olmak üzere Marvel ve DC Comics’in tüm çizgi roman ve karakterlerine ciddi bir merakım var. Yıllardır bunların koleksiyon ürünlerini ve oyuncaklarını toplarım. Son 12 senedir düzenli olarak spor hayatım var. Her sabah 06:30’da spor yapmaya başlarım. Spor yaparak başlanan bir günün enerjisi ve dinçliği bambaşkadır. Eşim de benim gibi hemen her sabah birlikte spor yapıyoruz.




"AUDITIONS ÜRÜNÜMÜZ ÇOK YAKINDA DEVREDE"
Çok yakın zamanda 'Auditions' isimli bir ürünü devreye alacağız. Bu özellik müzik gruplarına gerçek hayatta yaptıkları değerlendirme işini dijital ortamda yapma imkanı sunacak. Biraz daha profesyoneller için oluşturulmuş, bir nevi yarıştırarak ve deneyerek en doğru kişiyi bulma platformu diyebiliriz 'Auditions'a... Tamamen gerçek hayat akışları gözününe alınarak ama çok daha verimli ve hızlı değerlendirme yapma amacına hizmet eden bir ürün. Müzik grupları iyi bilir, bu değerlendirme çok zahmetli ve uzun süren bir iştir. Biz, bu ürünle gruplara gerçek hayatta yapabileceklerinden çok daha hızlı ve verimli değerlendirme yapma olanağı sunuyoruz. Çok inovatif bir ürün, yakın zamanda patentini de alacağız.




HEDEFİMİZ 5 YIL İÇİNDE EN AZ 40 MİLYON KULLANICIYA ULAŞMAK
En baştan beri Giggem için hayalim müzik endüstrisininin içindeki müzikle uğraşan ve profesyonel anlamda müzik işi yapan tüm kişi ve kurumları kapsamak. Burada şöyle bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Bizim 2 yıllık iş planımızda tüm endüstriyi kapsamakla beraber direkt müzik işinde olmayan ama ürün ve hizmetlerinde müzik kullanan kurumları da kapsamak ve onları da ürünleri için müzik yapabilecek 3. kişilerle buluşturabilmek var. Bunlara örnek olarak oyun firmaları, reklam ve dijital ajanslarla, TV ve film yapımcılarını verebiliriz. Müzik sever hayran kullanıcıların da sistemde olduğunu unutmamak lazım. Böyle bir ekosistemle birlikte de işi çok daha fazla ölçeklendirmek mümkün olacak. 5 yıllık hedeflerimizde ise dünya çapında en az 40 milyon kullanıcıya ulaşmak var. Bu hedef doğrultusunda yatırımsal ve stratejik ortaklıklara da açığız.


RAKAMLARLA MÜZİK ENDÜSTRİSİ
• Toplam müzik endüstrisi büyüklüğü: 130 milyar $
Kaynak: IFPI (International Federation of the Phonographic Industry)

• 2012'de toplam dijital albüm satışları: 8.6 milyar $
Kaynak: Strategy Analytics Global Recorded Music Forecast 2012

• Sektörün yıllık büyüme hızı: % 15
Kaynak: Strategy Analytics Global Recorded Music Forecast 2012

• Toplam nüfus internet kullanım oranı: % 63
Müzisyenlerin internet kullanım oranı: % 83
Kaynak: Pew Internet & American Life Project - Internet Usage Musicians National Survey

• Yalnız Amerika'da kendisini müzisyen olarak tanımlayan kişi sayısı: 35 milyon
Dünyada profesyonel ve amatör müzisyen sayısı: Tahmini 450-500 milyon
Kaynak: Pew Internet & American Life Project - Internet Usage Musicians National Survey




(GIGGEM EKIBI SOLDAN SAGA: ÇAĞDAŞ ÜNAL, SEYFİ ASLANGEÇİNEN, NEVRA TURAN, EMİR TURAN, CİHAN KAVİ, ŞAKİR GÜNBAYI)



BİR AVUÇ İNANAN İNSAN, BİN SIRADAN ÇALIŞANDAN DAHA BÜYÜK İŞLER YAPABİLİR
Şu anda 8 kişilik bir ekibiz. Biz bir aile gibiyiz. Giggem de büyütmeye çalıştığımız çocuğumuz. Ekipteki hemen herkes Giggem’in fikir aşamasında olduğu dönemden bu yana burda. Herkes canla başla daha iyi olmak ve büyümek için çabalıyor. Böyle bir ekibim olduğu için kendimi çok şanslı sayıyorum. Bir avuç inanan insan, bin sıradan çalışandan çok daha büyük işler yapabilir. Böyle bir inanç ve özveriye sahip olmayan kişiler zaten bizde yapamaz. Orta vadede istediğimiz yerlere ulaşmak için yaklaşık 50 kişilik bir ekibe ulaşmayı hedefliyoruz.




EMİR TURAN'A GÖRE GİRİŞİMCİLİĞİN OLMAZSA OLMAZLARI
Giggem’i hayal edip kurmaya başladığımdan bu yana neredeyse 2 yıl geçti. Bu kısa zaman zarfında girişimcilik ile ilgili öğrendiğim bir şey varsa o da bir girişimcinin şu 3 vasfa mutlaka sahip olması gerektiği:

***Hayal etmeli ve korkunç güçlü bir isteğe sahip olmalı
Her şey hayalle başlıyor. Bir girişimci önce hayalini bulmalı ve ona sıkı sıkıya bağlanmalı. Hayalini kafasında hep gözünün önüne getirmeli ve canlandırmalı. Ve bu hayalini gerçekleştirmek için çok büyük bir isteğe sahip olmalı.

***Sabırlı ve Azimli olmalı
Hayatta olduğu gibi girişimcilikte de hiçbir şey planlandığı gibi gitmiyor ve çabuk olmuyor. Kendi planlarınızı istediğiniz kadar iyi yapın, kontrol edilemeyen dış etkenler her zaman bu planları bir anda altüst edebiliyor. Dünyanın en iyi fikrine sahip olabilirsiniz. Ama bunu hayata geçirmek, tanıtmak ve büyütmek hem zaman hem de çok çaba istiyor. Her şeyden önce girişimciler şunu hep hatırlamalı ki kimse büyük işleri tek başına yapmıyor. Girişimler ekip işidir, doğru ekibi kurmak ve onları hep motive tutabilmekte zaman ve çaba istiyor. İşte bu aşamada sabırlı ve azimli olunmazsa havlu atmak çok kolay olabiliyor.

***İnançlı olmalı
Girişimcilik ateşten bir gömlektir. Girişimciler liderlikleri dolayısıyla başarıdan da başarısızlıktan da sorumlu olurlar. Bir işi kurma ve büyütme aşamasında öyle zamanlar gelebilir ki “Bu iş olmayacak, bitti' denebilecek olaylar ve gelişmeler olur. İşte bu noktada inancınız zayıfsa başarısızlık katidir! Bir girişimci her şeyden önce liderdir. Liderleri inanmayan bir ekip kendileri nasıl inançlarını korusun? Bu yüzden bir girişimci işine, başarıya ve herşeyden önce kendine inanmalıdır. İnanç bir girişimcinin en önemli silahıdır. İnanç başarılı bir girişimin en önemli öğesidir. Girişimci tüm zorluklar, umutsuzluklar, hayal kırıklıkları ve başarısızlıklar karşısında inancını yitirmemeli ve mücadeleye devam etmeli. İnanmadan hiçbir şey başarılamaz.





BİR KELİME İLE CEVAP VERİR MİSİNİZ?
Müzik: Ruh
Girişimcilik: İnanç
İş hayatı: Olgunluk
Cesaret: Talih
Yatırım: Doğuş
Ekip: Güç
e-ticareT: Rahatlık
İnternet: Özgürlük
Hayal: Hayat
Gelecek: Umut








HAYALLERİMİZİ HEDEFE DÖNÜŞTÜRELİM

Mayıs ayı Platin ekibi için özel bir aydı… MÜSİAD 13’üncü Ekonomi Basını Başarı Ödülleri 23 Mayıs akşamı, MÜSİAD Genel Merkezi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Platin Dergisi Konular Editörü Duygu Sayıner de, ‘Z kuşağı hakkında her şey’ haberiyle ‘Yılın Ekonomi Araştırma Haberi’ ödülünü Ekonomi Bakanı Sayın Zafer Çağlayan ve MÜSİAD Başkanı Sayın Nail Olpak’tan aldı. Bu anlamlı ödülü Platin’e kazandırdığı için tüm ekip olarak Sayıner’e bir kez daha teşekkür ediyoruz. Haziran’a gelirsek, bu ay kapağımızda çok genç ve başarılı bir girişimci olan Emir Turan var. Turan, dünya müzik endüstrisini bir araya getirecek olan yenilikçi yatırımı Giggem’i ilk kez Platin’e anlattı. Müzik endüstrisini kapağa taşımışken öncelikle Giggem Kurucu ve CEO’su Emir Turan’ın bizlerle paylaştığı çarpıcı rakamları sizlere aktarmak isterim. Dünya müzik endüstrisi büyüklüğü 130 milyar dolar, 2012’de toplam dijital albüm satışları 8.6 milyar dolar, sektörün yıllık büyüme hızı %15, yalnız Amerika’da kendisini müzisyen olarak tanımlayan kişi sayısı 35 milyon, dünyada profesyonel ve amatör müzisyen sayısı tahmini 500 milyon kişi… Bu rakamlar göz önüne alındığında Giggem Kurucu ve CEO’su Emir Turan’ın 5 yıl içinde 40 milyon kullanıcıya ulaşma ve yine kısa bir süre içerisinde Türkiye’de doğan ilk milyar dolarlık internet şirketi olma hedefi hiç de uzak değil aslında… Aile şirketi Eti’deki görevleriyle yetinmeyip hayallerini gerçekleştirmek adına iki yıl önce yola çıkan Turan, “Her zaman girişimci olmayı hayal ediyordum. Eğitim hayatım boyunca her yeni bilgiye, bunu kendi işimi kurduğumda nasıl kullanırım diye bakıyordum. Ama uzun süre ne yapacağıma karar veremedim. Sonunda en doğru şeyin gerçekten tutkuyla bağlı olduğum müziğe yatırım yapmak olduğuna karar verdim” diyor. Müzik tutkusunu dünya çapında bir girişime dönüştürmek için tüm hazırlıklarını tamamlayan Emir Turan ve ekibine başarılar ve bol şans diliyoruz. Hayallerinizi hedefe dönüştürüp, en kısa sürede ulaşmanız dileğiyle… Oya Yalıman Platin Dergisi Yayın Yönetmeni

1 Ağustos 2011 Pazartesi

İş dünyası Z kuşağına göre yeniden yapılanıyor


“Şimdiki çocuklar çok farklı”… Hemen her kuşak bu cümleyi bir sonraki kuşak için söylemiştir ama 2003 yılı sonrası dünyaya gelen çocuklar yani Z Kuşağı çocukları gerçekten çok farklı!
Bugün çevrenizde gördüğünüz ve Z kuşağı olarak adlandırılan 0-8 yaş arası çocukların, şüphesiz önceki kuşaklardan farklı tüketim tercihleri ve davranış kalıpları olacak. Bu kuşağın en önemli özelliği, kendinden önceki Y kuşağının tersine internet ve mobil iletişim teknolojilerinin var olmadığı bir dünyayı bilmemeleri…
Bu çocuklar kimilerine göre çok akıllılar, kimilerine göre asosyal, kimilerine göre bencil kimilerine göre ise önceki kuşaklara göre çok daha barışçıl. Uzun zamandır üzerinde konuştuğumuz Z kuşağı çocuklarını bu ay mercek altına aldık. Yaklaşık 10-15 yıl içinde iş dünyasına adım atacak bu çocukları tanımak ve tanıtmak istedik sizlere...
Eğer bu yeni kuşağın ilgisini çekecek ürün ve hizmetler sunamazsanız, İK politikalarınızı onlara göre yenileyemezseniz ve bu çocuklara uygun pazarlama stratejileri geliştiremezseniz ayakta kalmanız çok zor olacak. Bu konuda dünyada ve Türkiye’de henüz yapılmış bilimsel bir araştırma yokken; yine bir ilki gerçekleştirerek iş dünyasının gündemine ışık tutacağımıza inanıyoruz. Konular editörümüz Duygu Sayıner Yalın’ın hazırladığı haberde, ‘ Z Son insan mı?’ adlı kitabın yazarı Hakan Senbir, Y Kuşağı Yönetim Danışmanı Elif Duru Gönen, Youtholding CEO’su Emrah Kaya, Jobnak Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Baysal, Kariyer.net Genel Müdürü Yusuf Azoz, Dinamo Danışmanlık Yönetici Ortağı Evrim Kuran ve Pediatrist Dr. Sabiha Paktuna Keskin Z kuşağına yönelik önemli bilgiler paylaşıyorlar.
Bu haber için Kariyer.net internet sitesinde Platin’e özel bir anket çalışması gerçekleştirdi. Sitede yaşları itibariyle X ve Y kuşağına ait adaylara, Z nesli ile ilgili düşünceleri soruldu. Verilen yanıtların sonucunda, gelecekte nesiller arası çatışmanın derinleşebileceği öngörülüyor
Ayrıca Avrupa Koçluk ve Mentorluk Konseyi Türkiye Başkanı Dr. Rıza Kadılar ve Deloitte Danışmanlık Ortağı Ayşe Ekipman Z kuşağından olan çocuklarının ilginç hikayelerini de Platin okuyucuları için anlatıyorlar…

İş dünyasının gündemini değiştirecek bu özel dosyaya katkıda bulunan herkese teşekkürler…
Oya Yalıman

13 Temmuz 2011 Çarşamba

HAYALDEN GERÇEĞE...


Ümit Boyner, Serdar Erener, Vedat Aşçı ve Hüsamettin Koçan… Temmuz sayımızın konukları gerçeğe dönüştürdükleri hayalleriyle gündem yaratan isimler.
Ocak 2010’dan bu yana TÜSİAD başkanı olarak görev yapan Boyner, yalnız ekonomi gündeminin değil sosyal ve siyasi hayatın da merkezinde… Boyner, TÜSAİD Yönetim Kurulu’nda bulunduğu son 7 yılı kendini geliştirmek adına geçirdiği en verimli dönem olarak görüyor. Düşüncelerini açıkça söylüyor, zaman zaman karşılaştığı problemleri nezaketle ve ilişkileri zedelemeden çözmeye özen gösteriyor. Hep enerjik , hep güler yüzlü; çünkü zaman yönetiminde çok başarılı… En büyük hayali daha özgür, şeffaf ve cesur bir Türkiye olan Ümit Boyner ile bir araya gelen Yazı İşleri Müdürümüz Bahar Akgün Güneşler‘in röportajında cari açıktan, kayıt dışı ekonomiye, mikro reformlardan seçim sonuçlarının değerlendirmesine öz eleştiriden hayallere pek çok önemli başlık bulacaksınız.
Hayalleri ve imza attığı projeleriyle gündem yaratan bir diğer isim ise reklamcı Serdar Erener. Özgür Kız, Çelik, 12 Dev Adam, Garanti Bonus gibi yıllar geçse de hafızalarımızdan silinmeyen başarılı reklam kampanyalarının mimarı Erener, uzun süren suskunluğunu Platin için bozdu. Tüm sorulara içtenlikle yanıt verdi, gençlere önerilerde bulundu, sektörün yanlışlarının altını çizdi. En kısa zamanda çok iyi şarkı söylemek ve İstanbul’da bir evrim bilim müzesi açmak istediğini itiraf etti. Yakın zamanda Erener’i sahnelerde görebilecek miyiz bilemem ama şunu biliyorum ki Serdar Erener gerçekten çok etkileyici bir reklamcı…
10 yıldır Bodrum’da büyük bir proje gerçekleştirme planı olan Astaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Aşçı, bu ay en büyük hayalini gerçeğe dönüştürüyor. Aşçı, Cennet Koyu’nda 500 milyon dolar yatırımla başlayacağı otel,villa ve residence projesiyle dünya jet setini Bodrum’a çekecek…
Ressam Hüsamettin Koçan ise bundan tam 1 yıl önce doğduğu topraklarda, Bayburt Baksı’da açtığı sanat müzesinin bugün geldiği noktayı kutluyor. Koçan’ın Baksı Müzesi’nden sonraki en büyük hayali ise yine doğduğu köye yani Baksı’ya bir okul yapmak.
Biz hayalleri olan ve hayallerini gerçeğe dönüştürmeyi başaran bir ekibiz…
Ümit Boyner’den Serdar Erener’e Vedat Aşçı’dan Hüsammetin Koçan’a bu ayki bütün konuklarımız da sizlere ilham verecek isimler…
Hayallerinizin gerçeğe dönüşeceği bir ay olması dileğiyle…
Oya Yalıman

23 Haziran 2011 Perşembe

Platin'i iPAD VE TWITTER'DAN TAKIP EDEBILIRSINIZ...




Nisan 2011'den itibaren Platin'in eski sayilarini ucretsiz olarak turkcell dergilikten iPAD'inize indirebilirsiniz.
Ayrica derginin icerigini ve aktivitelerini de http://twitter.com/#!/PLATINDERGI'den takip edebilirsiniz...

17 Mayıs 2011 Salı

İŞ DÜNYASININ MELEKLERİ




TÜRKİYE’NİN GERÇEK ANLAMDAKİ İLK MELEK YATIRIMCI AĞI GALATA BUSINESS ANGELS ÜYELERİ SADECE PLATİN İÇİN BİR ARAYA GELDİ. PEKİ KİM BU MELEKLER? NE İŞ YAPARLAR? NASIL YATIRIM KARARI ALIRLAR? İLGİLENDİKLERİ ALANLAR NELER? MELEK YATIRIMCILAR HAKKINDA MERAK ETTİKLERİNİZ BU ÖZEL DOSYADA…

Oya Yalıman / oya.yaliman@platinonline.com
Fotoğraf / Zeynel Abidin Ağgül
Kapak tasarım / Meral Erdoğan

Yıl 1996... Stanford’da doktora yapan Sergey Brin ve Larry Page, ‘BackRub’ adlı arama motoru için birlikte çalışmaya başlarlar. Fikirlerinin hayata geçmesi için sitelerinin bir sunucuda olması gereklidir fakat sunucu fiyatları iki öğrencinin karşılayamayacağı kadar pahalıdır. Bu zorlu şartlara rağmen Larry, düşük kapasiteli bilgisayardan çok başarılı bir sunucu ortaya çıkarmayı başarır. Bir yıl gibi kısa bir sürede BackRub, bağlantı analizi başarısıyla ünlenmeye başlar. 1998 yılının ilk yarısında Larry ve Sergey, projelerini mükemmel hale getirmek üzere çalışmalara devam ederler. Terabyte boyutundaki ucuz diskleri alarak Google.com’un ilk veri merkezini Larry’in yurt odasında kurarlar. Bu ilk adımın sonrasında üniversitede bir ofis açarlar ve potansiyel yatırımcıları bu ofise davet ederler.
Ofise ilk gelen isim Yahoo’nun kurucusu ve arkadaşları olan David Filo’dur. Filo, iyi bir iş çıkardıklarını kabul etmekle birlikte “Projeyi tümüyle geliştirdiğiniz ve ölçeklenebilir duruma getirdiğinizde tekrar konuşalım” der. Yani yurt odasından çıkmalarını sağlayacak ve Google.com için satın aldıkları terabyte boyutundaki sabit disklerinden kaynaklanan kredi kartları borçlarını ödeyecek maddi desteği bulamazlar. Bu sonuçsuz görüşmeden sonra Sergey ve Larry doktora tezlerini bir kenara bırakıp bir melek yatırımcı aramaya karar verirler ve Sun Microsystems’in kurucularından Andy Bechtolsheim’in kapısını çalarlar. Bechtolsheim, ilk bakışta yapılan işte çok büyük bir potansiyel olduğunu görür ve Google Inc. adına 100 bin dolarlık bir çek yazar. Ancak yasal olarak Google Inc. henüz kurulmadığı için çeki tahsil etmek mümkün değildir. İki genç aile fertleri ve arkadaşlarından topladıkları paralarla şirket kurma çalışmalarıyla uğraşırken, çek birkaç hafta Larry’nin çekmecesinde bekler. Sonunda şirket kurulur.

PARADAN ÇOK AKLA İHTİYAÇ VAR
Bu yatırımdan sonra ispatladıkları iş modeli üzerine çok daha fazla yatırım çekmeyi başarırlar ama bugün 114 milyar dolar piyasa değerine ulaşan Google’ın bu büyük başarı öyküsünün başlangıcında iki genç girişimci ve bir melek yatırımcı bulunuyor. Google gibi Facebook, Apple, Youtube, Hotmail ve Skype’ın kurucuları da ilk desteği bir melek yatırımcıdan aldılar. Örneklerin sayısını artırmak mümkün. Girişimcinin yatırım hayat döngüsüne baktığımızda ilk ciddi yatırımların genelde melek yatırımcılar tarafından yapıldığını ve iş planı pazarda ispatlandıktan sonra daha büyük ölçekli yatırımcılar çektiğini görüyoruz.
Bununla beraber ilginç bir istatistiği de paylaşalım. Amerika’da Kauffman Foundation tarafından yapılan bir araştırmaya göre ilk yatırımlarını melek yatırımcılardan alan girişimcilerin başarı olasılığı, ilk yatırımlarını kurumsal yatırımcılardan alan girişimcilere göre daha fazla… Çünkü girişimciler projelerini hayata geçirirlerken ilk aşamada paradan çok akıl ve rehberlik ihtiyacı duyuyorlar.

TÜRKİYE’DEKİ DURUM
Özellikle Amerika ve Avrupa’da 90’lı yıllarda gelişmeye başlayan bu kavram, Türkiye’de son birkaç yıldır gündemde… Bugün Türkiye’de ise birçok girişimcinin birçok başarılı fikri, fon bulunamadığı için başlangıç aşamasında sona eriyor. Türkiye’de hali hazırda melek yatırımcı istatistikleri herhangi bir kurum ya da dernek tarafından takip edilmiyor ve raporlanmıyor. Melek yatırımcıların tanımına baktığımızda Türkiye’de bu tanıma uygun yatırımcıların sayısının arttığından bahsedebiliriz ancak somut bir istatistiksel bilgiye maalesef henüz sahip değiliz. Fakat şunu biliyoruz ki 2010 yılında 16 yatırımcı Inovent Yatırım ve İş Geliştirme Direktörü Elbruz Yılmaz öncülüğünde bir araya gelerek İstanbul’daki ilk melek yatırımcı derneğini Galata Business Angels (GBA)adıyla kurdu. Mynet’in kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Emre Kurttepeli derneğin başkanlığını, Kutlu Kazancı ise genel sekreterliğini yürütüyor… Derneğin üye sayısı ise 24. Hedef, teknoloji girişimcilerinin uluslararası başarılar yakalamasına öncülük etmek... Üyelerin tümü, bu hedef doğrultusunda hem fon hem de bilgi birikimlerini girişimcilere kullandırmaya hazır. Ancak öncelikle görmek istedikleri girişimcilerin fikirlerinin uygulanabilirliği… Geçtiğimiz yıl Amerika’daki melek yatırımcılar tarafından yeni şirketlere yapılan yatırım tutarı 17.7 milyar Euro. Bu hacmin oluşmasındaki başlıca itici güç ise vergi teşvikleri... Ekonomik anlamda bu yatırımların yaptığı etki ise gerçekten kayda değer… GBA Başkanı Emre Kurttepeli, “Türkiye’de de artık mevcut girişimcilere ve melek yatırımcılara yatırım yapmayı ve kolaylaştırıcı araçlar ve mevzuat ve teşvikleri sağlayan programlar sunulmalı” diyor. Galata Business Angels’ın amaçlarından biri de melek yatırımcıların aktivitelerini mümkün olduğunda istatistiksel bir şekilde takip etmek ve melek yatırımcıların ekonomiye olan direkt ve endirekt katkılarını kantatif bir şekilde irdeleyebilmek… Türkiye’de GBA dışında LabX ve ODTÜ Teknokent Teknoloji Yatırımcıları olmak üzere iki melek yatırımcı ağı var ve aktif olarak çalışmalarını sürdürüyorlar.

GBA PLATİN İÇİN BULUŞTU
Kuruluşunun birinci yılını tamamlayan GBA üyeleri ile ParkHyatt’ta bir araya gelerek Türkiye’de hızla gelişen bu yatırım modelini masaya yatırdık. GBA’nın üye profili ağırlıklı olarak internet yatırımcılarından oluşuyor ve bu profil akıllara “GBA yalnız internet tabanlı teknoloji girişimlerine mi destek olur?” sorusunu getiriyor. GBA Başkanı Emre Kurttepeli’nin bu soruya yanıtı net bir şekilde ‘hayır’. GBA’ya ulaşan ve değerlendirmeye aldıkları projelerin çoğunluğunun internet tabanlı iş fikirlerine dayandığını söyleyen Kurttepeli, “Türkiye’de internete dayalı yatırım ve girişimci ekosistemi çok hızlı gelişiyor. Bu gelişime paralel olarak bize ulaşan çoğu iş fikri de yine internet tabanlı modeller üzerine kurulu oluyor. GBA da bu fikirleri değerlendirmeye alıyor. Sektörel anlamda odaklandığımız alanlar internet, mobil, yazılım ve bilişim sektörleri olarak sıralanabilir. Melek yatırımcılığın temel özelliklerinden biri de bildikleri, tanıdıkları ve etki yaratabilecekleri sektörlere yatırım yapmaktır. GBA da üyelerinin uzmanlık alanlarına paralel projeleri değerlendirmeye alır” diyor. GBA’nın çok spesifik bir sektörel odaklanmaya gitmediğini ancak bilmedikleri sektörlere girmediklerinin altını çizen Kurttepeli, sözlerine şöyle devam ediyor: “Tam anlamıyla değerlendirme yapamadığımız ve kantatif olarak riski hesaplayamadığımız projelerle ilgilenmiyoruz. Örneğin sektörel anlamda biyo teknoloji gerek Türkiye’deki proje darlığı gerekse yatırım gereksinimlerinin yüksekliğinden dolayı yatırım odağımızın dışında kalan bir sektör diyebilirim.”

“GİRİŞİMCİ KALİTESİNİ VE SAYISINI ARTIRMAYI HEDEFLİYORUZ”
Peki GBA’nın bir girişimciye sunduğu imkanlar ve imkan sunacağı girişimcide aradığı kriterler neler? Derneğin girişimcilere sunduğu çeşitli desteklerin söz konusu olduğunu belirten Kurttepeli, bu desteklerin başında rehberlik ve yönlendirmenin geldiğini özellikle vurguluyor. GBA’nın kuruluş amaçları arasında Türkiye’deki girişimci kalitesini ve sayısını artırmaya yönelik bilgilendirme, rehberlik ve araştırma çalışmalarının da bulunduğunu dile getiren Kurttepeli, bu kapsamda her üç ayda bir yaptıkları GBA Girişim Akademi’lerinde önceden belirlenmiş bazı kriterlere göre seçtikleri girişimcileri yoğun bir koçluk egzersiz programından geçirdiklerini sözlerine ekliyor. Bu egzersizlerin amacı kuşkusuz girişimcinin iş planını irdelemek, eksikliklerini tamamlamaya yönelik bilgilendirmede bulunmak ve genel hatlarıyla girişimcinin yatırım sunumunu geliştirmek... GBA’nın Girişim Akademi’leri yatırım desteği olmaksızın girişimcilere networking ve iş planlarının rafinasyonu konusunda da destek olabiliyor. Yatırım desteği ise bazı kriterlere ve koşullara göre sunuluyor. GBA’nın üyelerinin beraberce belirlemiş olduğu yatırım kriterlerinin başında ekip ya da girişimcinin alanında bilgili, konuya hakim ve her şeyin başında tutkulu ve sonuç odaklı olması geliyor. Bir diğer önemli kriter ise iş fikrinin hızlı büyüme ve yüksek pazar potansiyeline, özgün değer teklifine, rekabet avantajı yaratabilecek farklılığa sahip olması... Bu kriterlere ilaveten iş fikrinin prototip olsa bile hayata geçmeye başlamış olması gerekiyor.

YATIRIM SÜRECİ NASIL İŞLİYOR?
Yatırım Komite’si tarafından GBA’nın değerlendirmesine sunulan projeler ya GBA Girişim Akademi’lerinde ya da özel grup toplantılarında tüm üyeler tarafından değerlendiriliyor. Bu değerlendirme sonucunda yatırım kararı somutlaşırsa grup içerisinde bir lider yatırımcı seçiliyor ve yatırım projesini bu lider yatırımcı yürütüyor. Lider yatırımcının görevi yatırımın gerçekleşmesi için gerekli olan koordinasyon, planlama, araştırma ve uygulama adımlarını atmak ve yatırım yapacak diğer GBA üyelerine rehberlik etmek. Yatırım yapıldıktan sonra ise lider yatırımcı o girişimden sorumlu olarak GBA’daki diğer yatırımcıları bilgilendirmeye ve girişimciyle çok yakın çalışarak iş planının eksiksiz ve muntazam uygulanması için gerekli olan adımları atmaya devam ediyor. Yatırım kararlarının oldukça demokratik bir şekilde alındığını söyleyen Elbruz Yılmaz, “Proje ve girişimci değerlendirmesinin sonucunda önceden belirlenmiş yatırım ihtiyacına göre GBA üyeleri arasında açık talep toplanıyor. Yatırıma katılmak isteyen üyeler yatırım bütçelerini açıklıyor ve bu rakamlara göre ortaklık yüzdeleri belirleniyor. Yatırımlarımız bireysel olarak yapılıyor. Genelde ilk yatırım olduğu için proje değerlemeleri ve yatırım miktarları yönetilebilir ve kompleks olmayan seviyelerde oluyor. GBA üyeleri her zaman küçük ortak olmayı tercih ediyor ancak projenin risk seviyesine göre bazı koruyucu önlemler ve koşullar arayabiliyoruz” diyor.

İLK YATIRIM YAPILDI
Çok genç bir dernek olan GBA’nın ilk yatırımlarından biri de derneğin Fransa’daki kardeş melek yatırım ağı, Sophia Business Angels ile beraber bir internet projesine yapıldı. Gizlilik koşullarından dolayı yatırım miktarı ve proje hakkında detaylı bilgi şu an verilemiyor ancak önümüzdeki aylarda yatırım hakkında bir basın duyurusu yapılacak. GBA’nın hedeflerinden biri Türkiye’de desteklediği projelerin yurtdışı pazarlara da açılabilmesini sağlamak için destek olmak. Bu kapsamda yurtdışındaki diğer melek yatırımcı grupları ile yakın ilişki içerisinde olmaya gayret ediyor. Bu ilişkiler sayesinde projelerin yurtdışı pazarlara giriş strateji ve planlarını çok daha sağlıklı bir şekilde hazırlayabiliyor ve projenin yeni pazarda alacağı riskleri paylaşmaya çalışıyor. Sophia Business Angels ile beraber yapılan yatırımda, yurtdışındaki bir girişimcinin Türkiye’yi kapsayan genişleme planı paralelinde yatırım ortaklığına gidilmiş. Ana hatlarıyla proje internet tabanlı yat ve tekne chartering ve kiralama modeli olarak özetlenebilir.

AYLIK TOPLANTILARDA NELER KONUŞULUYOR?
Elbruz Yılmaz, “Aylık toplantılarımız çeşitli kısa ve orta vadeli konular hakkında fikir alışverişinde bulunduğumuz ve yeni projeleri kısaca özetleyip birbirimize aktardığımız 1-2 saatlik grup görüşmeleri şeklinde geçiyor. Bu konulara ek olarak ilgili olduğumuz sektörlerde olan son gelişmeler hakkında yorumlar paylaşıyor ve GBA’nın aksiyon hareket planı kapsamındaki adımları koordine ediyoruz. Bazı toplantılarımızın sonunda ilgilendiğimiz girişimcileri davet ediyor ve kısa özel görüşmeler yapmaya çalışıyoruz. Aylık toplantılarımıza ek olarak her üç ayda bir yaptığımız Girişim Akademisi toplantılarımızda da önceden seçtiğimiz girişimcileri, yatırım sunumu ve fikir alışverişi için Girişim Akademi’si toplantılarına davet ediyoruz” diyor. Yılmaz, GBA üyeleri için ideal girişimci profilini ise tutkulu, azimli ve tamamen iş fikrinin uygulanmasına ve başarısına odaklanmış, alanında bilgili, deneyimli, mümkünse daha önce farklı iş fikirlerini hayata geçirmiş yada geçirmeye çalışmış, takım çalışmasına ve rehberliğe açık, maddi kazançtan önce müşteriler için anlamlı çözümler yaratmaya odaklanmış ve projenin süreci boyunca aynı motivasyon, kararlılık ve heyecanla çalışabilecek kişi ya da kişiler olarak tarif ediyor.


MELEKLER BROADWAY’DE DOĞDU
MelekYatırımcı (Angel Investor) kavramı, 80’li yıllardaAmerika’da New Hampshire Üniversitesi Profesörü William Wetzel tarafından kullanıldı. Wetzel, riski yüksek Broadway müzikallerini finanse eden yatırımcılara melek benzetmesi yapmayı uygun gördü... Günümüzde ise bu kavram girişimcilere erken aşamalı sermaye yatırımı yapan ve girişimcilerle başarıya ulaşmak için çok yakın çalışan bireysel yatırımcılar için kullanılıyor. Melek yatırımcılar yalnız para değil; akıl, rehberlik ve network de sunarak girişimcilerin başarıya ulaşması için gayret ediyorlar. Melek yatırımcılar, bazen grup olarak ve bazen de bireysel yatırımlar yapıyorlar. Yüksek risk ve getiri teşkil eden projeleri değerlendirip kendi birikimlerini yatırarak girişime iştirak ediyorlar. Melek yatırımcıların geçmişlerine baktığımızda aslında hepsinin başarılı birer girişimci olduğunu görürsünüz. Kurumsal sermayeden önce bir fikrin oluşması ve piyasada ispatlanması için gerekli olan maddi kaynağı sağlamaya çalışırlar. Genelde yatırım aralıkları 50 bin-1 milyon dolar arasında değişir.


KİMLER GBA ÜYESİ OLABİLİR?
GBA üyesiolabilmek içinse her şeyden önce melek yatırımcılığı bilmeli, anlamalı ve icra ediyor olmanız gerekiyor.Mevcut üyelerin ortak noktası yeni iş fikirleri ve girişimcilerle çalışmak konusundaki tutkuları ve hevesleri... Yeni üyelerde aranan temel özelliklerin başında GBA’nın mevcut üyeleri ve grup dinamikleri ile ilgili uyumları geliyor. Çünkü GBA, ortak yatırımlarda yaptığı için üyeler arasındaki uyum ve ahenk çok önemli. Buna ek olarak yeni üyenin maddi ve manevi olgunluğa sahip olması, en az bir başarılı yatırım yapmış olması ve mevcut 2 üye tarafından referans gösterilmesi gerekiyor.


MELEKLERE DAİR SON RAKAMLAR
2010 Avrupa Birliği Amerika
Melek Yatırımcı ağı sayısı: 396 340
Melek Yatırımcı sayısı: 75 bin 259 bin
Proje başına yatırım miktarı: 200 bin Euro 158 bin Euro
Yıllık toplam yatırım miktarı: 4 milyar Euro 17.7 milyar Euro
Kaynak: EVCA, EBAN, NVCA

GBA ÜYELERİ
Emre Kurttepeli Mynet’inKurucusuveYönetimKuruluBaşkanı
SerkanBorançılı Gittigidiyor.com icra KuruluÜyesi
Uğur Şeker DijitalBüro istanbul’un kurucusu ve genel müdürü
Serhat Görgün İnovent AŞ. GenelMüdürü
Nevzat Aydın Yemeksepeti.com CEO’su
Cem Soysal Inventram A.fi. GenelMüdürü
Pınar Yeğin YegiNimmarkasınınkurucusu
Elbruz Yılmaz P.I.Works Başkan Yardımcısı
Kutlu Kazancı We-decide Kurucu Ortağı
Burak Divanlıoğlu Gittigidiyor.com icra Kurulu Üyesi
Burak Büyükdemir Etohum.com’un kurucusu
Numan Numanbayraktaroğlu 212 Venture Capital Kurucu Ortağı
Ömer Faruk Akarca Melek Yatırımcı
Ömer Hızıroğlu inovent AŞ. Hukuk Müşaviri ve Teknoloji Transfer Direktörü
Melih Ödemiş Yemeksepeti.com Teknoloji Direktörü ve Kurucu Ortağı
Ali Karabey 212 Venture Capital Kurucu Ortağı
Juliana Garaizar Sophia Business Angels Yöneticisi
Candace Johnson Sophia Business Angels Kurucusu
Sina Afra Markafoni Yönetim Kurulu Başkanı
Ziya Boyacıgiller Airties Kurucu Ortağı
Ferhan Cook Any Screen Productions Kurucu Ortağı
Jim Cook Any Screen Productions Kurucu Ortağı
Altuğ Acar MiventoGenelMüdürüveKurucu Ortağı
Fulvio Villa GEFCO Türkiye Genel Müdürü

PLATİN DERGİSİ NİSAN 2011